27 Haziran 2012 Çarşamba

O'na..

Sevmiştim. Ben , sadece sevmiştim. En umutsuz anımda sen bir ateş böceği misali aydınlattın içimi.
Inanmıştım , herkesten farklı olduğuna.
Inanmıştım , beni gerçekten sevdiğine...
Hayatın beni kandırdığı yanılsamalardan biriymisin sadece. Nerden bilebilirdim senin sevginin de bir yalan olduğunu. Bilsem bağlanır mıydım sana körü körüne.
Bir anda sevmiştim , unutmam uzun sürmez demiştim. Ama kalbimdeki o büyük yarayı kapatmayı başarmışın. Meğer benim yalan sandığım o sevgi , kapanmaz dediğim yarayı kapatacak kadar büyük ve güçlüymüş.
Ama vazgeçmesi de kolaymış senin için. Tanımıyordum ki seni. Tanıdığım gün aşık olmuştum sana. Hiç tanımadan oturtmustum seni kalbimin baş köşesine. Ilk günden çarptırmıştın kalbimi , yerinden çıkacak gibi.
Bir hafta... Sadece bir hafta sürmüştü. Aslında daha uzun süreceğini sanmıştım. Hep 'SEN'liydi hayallerim. Ama sadece sanmıştım işte..
Aldandım yine. Bağlandım bir çift sözüne. Çünkü farklı olduğunu düşünmüştüm. Aslında farklıydın da... Bu kadar kısa sürede , bu kadar kalıcı olamamıştı hiç kimse.
Çok seven birinin aniden sevgisinin bitebileceğini öğrettin bana. Seven unutmaz derdim. Ama sen beni istemedin bile tekrar. Demek ki bir anda sevince , unutulabiliyormuş bir anda. Peki o zaman ben neden unutamadım ? Unuttuğumu sandım ama sadece oyalamışım kalbimi. Onlar geçici hevesmiş. Ve geçtiklerinde , kalıcı , asıl olan 'SEN' kaldın bende. Hasretinle , sessizliğinle , sensizliğinle... Herkes geçti , sen geçmedin. Herkes gitti , sen gidemedin.
Saplantı gibiydin. Ya da kalbime söz geçiremediğimdendi tüm olanlar. Benden o kadar bağımsız hareket ediyordu ki... Ilk defa işe yaramıştı bu asiliği. Ama bu sefer de sen yoksun..
Hiç kimsem yokken
Bir tek sen vardın
Şimdi herşeyim var
Ama sen yoksun yanımda
Ve hep eksik bir yanım.
Dertsiz insan olmaz. En güzel derdimsin sen. Hem yarabandım hem yaram misali. Bir de yarabandım olarak gelsen , Yine benim olsan. Belki bunlar sadece ümit olarak kalacak. Ama seni ümit etmek bile güzel. Ben aslında sadece ;
SENI ÖZLEDIM . . ! ♥


                                      

25 Haziran 2012 Pazartesi

Sevgiliye Son Mektup

Daha önce hiç mektup yazdın mı ki son olsun diyorsun.Senin hiçbir zaman bilmediğin sana yazılı o kadar çok mektup var ki bende...Bazılarında kızıyorum sana,bazılarında seni sevdiğimi haykırıyorum delice..Ama hepsinde değişmeyen tek şey sana olan sevgim.İşte o ne eksiliyor, ne de artıyor.

Bitti!..O gündü senden gidişim.Gitmeye çalışıp,gidemeyişim...İşte o gün anladım ki ne olursa olsun çok derin bir iz bırakmışsın bende.Kolay kolay doldurulamayacak bir boşluk ve artık kolay kolay da sevemeyecek bir kalp...

Biliyordum!Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.Ne sen tekrar benim olacaktın,ne de ben tekrar senin...Ne sen gidebilecektin benden,ne de ben senden...Biliyorum,bu kadar kolay silemessin sen de.Ne silebilirsin,ne sevebilirsin.Öyle bir andır ki,ne yapacağını bilemezsin.O an sadece "o" vardır içinde,sadece "o"...Yalnız onu istersin,sadece onu beklersin.Acını yalnız o dindirebilecektir.Ama zaten içini acıtan da o değil mi?İşte böyle bir şeydin sen.Yaşamak istediğim , yaşadığımı sandığım ve doyamadan elimden kayıp giden "sen"...

23 Haziran 2012 Cumartesi

Fanta Fest

  Dün Tarkan konserindeydim. Ve ben gerçekten hayatım boyunca böyle bir sahne şovu görmedim. Tarkan coştu, seyirci coştu. O dansı, şarkıları, sempatisi, enerjisi kelimenin tam anlamıyla mükemmeldi. Ayrıca söylemeden geçemeyeceğim, televizyonda göründüğünden çok daha yakışıklı (:


 Bir de Emre Aydın vardı. Aynı şekilde onun da performansına bayıldım. Şarkıları başta olmak üzere, sesi ve enerjisi de aynı şekilde çok çok iyiydi onun da. Konserin başında aşırı bir yağmur yağdı. Sırılsıklam olduk. Ama hiçkimsenin gitmeye niyeti yoktu. Ki zaten Emre Aydın ve Tarkan ikilisi bırakılıp da gidilmezdi (: Çok da güzel oldu bence bu yağmur. Hem serinledik hem de hoş bir anı oldu. Önce Emre'yle hüzünlendik. Belki ex'lerimize ya da sevgililerimize gönderme yaptık. Sonra Tarkan'la coştuk. Emre Aydın'ın sesine bir kez daha hayran kaldım. Yani yine şahaneydi Afilli Prensimiz (:


 Fanta Festivali gerçekten güzel hazırlanılmıştı. Konserlerden önce alanda yapılabilecek birsürü etkinlik vardı. Kralpop standı, tişört boyama, like... Gençler, orta yaşlılar, kızlarıyla beraber gelen anneler, evli çiftler, sevgililer... Ortam güzeldi yani. Ama bence esas eğlence Tarkan'la başladı. Eski, yeni birçok şarkı söyledi Tarkan. Ama hiçbir şarkıda eller inmedi. Tarkan sahneden inene kadar herkes coştu Tarkan şarkılarıyla (: Tarkan boş yere Tarkan olmamış gerçekten. Boş yere 'Megastar' denmemiş Tarkan'a. Onu sahnede bir kez izleyip de etkilenmeyecek, hayran kalmayacak kişi tanımıyorum ben. Dans ederken ter atıyordu resmen Tarkan. Herkes hayran ona, herkes çok seviyor onu. Sevilmeyi de hakediyor gerçekten.


 Festivalde emeği geçen herkese çok teşekkürler. Tarkan'ı izleme fırsatı her zaman geçmezdi elime. Siz siz olun bulduğunuz yerde izlemeye gidin Tarkan'ı, sakın kaçırmayın. Mükemmel bir görsel şov. Kesinlikle izlenmeli diye düşünüyorum. Ve anlatacaklarım bu kadar. Bu mükemmel konser için Tarkan ve Emre Aydın'a bir kez daha şapka çıkarıyorum.

   Tabiri caizse; Adamın dibisiniz (:




19 Haziran 2012 Salı

Kardeşim diyebileceğiniz insanı bulduysanız, ondan asla vazgeçmeyin.

19.06.2012

 Evet, belki de sevmiştim onu. Ama çok önceden, ilk tanıştığımız sıralar... O benim için çok değerli. Bir anda girdi hayatıma ve bir anda her şeyim oldu o benim. Yaşadığım her şeyi ona anlatırken, onunla gülerken, beraber depresyona girerken, onu teselli ederken ya da onu kıskanırken buldum birden kendimi. Onu o kadar çok seviyordum ki sanki her an kaçıp gidecekmiş gibi hissediyordum. Onu kaybetmekten çok korkuyordum, hâlâ da çok korkuyorum. Bu yüzden hayatına giren kızların hepsini kıskanırdım. Sanki onları benden daha çok sevecek, beni unutacakmış gibi gelirdi bana. Ondan başka dostum yoktu ki... Onu kaybedersem her şeyim de beraber gidecekti sanki onunla. Ama o hep beni el üstünde tuttu. Kendimi değerli hissettirdi bana. Diğer kızlardan farklıydım ben onun için. Güveniyordu bana. Ben de ona...

 Hayatına çok kız girdi. Kıskanırdım belki ama bir yandan da mutlu olmasını isterdim. Çünkü onun mutluluğu, benim mutluluğumdu. Uzunca bir süre düşünme fırsatım oldu. Ve bu düşündüğüm zamanda anladım ki yaptığım çocukluktan başka bir şey değilmiş. Artık kıskanmıyorum hayatına giren kızları. Çünkü biliyorum ki onların hepsi geçici. Ve ben o kızların hepsinden çok daha değerliyim onun için.

 Şu an kendimden çok utanıyorum. Ona o gözle bakmış olduğum için. Aslında benimki sevgi ya da bi hoşlantı değildi. Sadece kaybetme korkusuydu. O kadar değerli ki benim için, onsuzluğu düşünemiyorum bile. Bu defa çok sevdiğini anladım. Ve çok korktum gerçekten benden çok severse ? Ya da sırf o istedi diye benimle konuşmayı keserse ? Ama dedim 'Dur! Tanımıyor musun sen bunca yıllık kardeşini ? O bunu yapacak biri değil.' Evet gerçekten de o asla böyle bir şey yapmazdı. Kim ne derse desin unutmazdı o beni. Vazgeçmezdi bizden, kardeşiliğimizden.

 Sözün özü; O'nu çok seviyorum ve hep de seveceğim. Artık daha iyi biliyorum onun için ne kadar değerli olduğumu. Bir daha asla ondan şüphe etmeyeceğim. Ve sonsuza kadar kardeşim olarak kalacak (: . Benim için hep çok özel olacak. En güvendiğim ve tek erkek dostum olmaya devam edecek. 


       Kardeşim diyebileceğiniz insanı bulduysanız, ondan asla vazgeçmeyin.

       

18 Haziran 2012 Pazartesi

Bloggerlık Yolunda.. (:

18.06.2012


 Depresyon modum sona erdi (: . Ve bunda sebebimin katkısı çok büyük. Aslında duygu yoğunluğu yaşandığı zamanlarda daha kaliteli yazılar çıkar ama ben yine de yazmaya devam edeceğim
(: . Sevdim ben bu işi. Daha çook yolum var ama blogger olmaya kararlıyım sanırım. İnsanlar kötü, anlatamıyorsun derdini. Güvenemiyorsun herkese. İçine atınca da tek zararı sana oluyor. Aslında yaptığımız her şeyin yararı da zararı da bize değil mi ?

 Ben her şeyimi yazsam buraya. Sonra insanlar okusa... Bazılarının dertlerine deva olsa mesela yazılarım. Tüm düşüncelerim burada yazıyor olsa, beni en yakından tanıyanlar bile okuduklarında şaşırsa. Dertlensem yazsam, mutluluktan uçsam yine buraya yazsam... Hiçbir yapmacıklık olmadan içimden geldiği gibi yazsam her şeyi. Benim dünyam olsa burası... . Bence çok da güzel olur (: . Takipçilerim olsa mesela... 'Nerede kaldı yeni yazın çok beklettin bizi' deseler bana. Yorumlar gelse yazılarıma her yaştan, her kesimden... 'Çok iyi geldi bu yazı, iyiki varsın' dense yorumlarda. Bende bunları okuyup mutlu olsam, sevinsem içten içe. Hatta bazı zor zamanlarımda takipçilerim de akıl verse bana. Hiç görmeden çok sevsem hepisini, onlar da beni...

 Her şeyin çok başındayım henüz. Ama neden olmasın, olur ileride bunlar değil mi ? Olur olur çok güzel olur hem de (: .


17 Haziran 2012 Pazar

Keşke diyorum, keşke o sevdiği ben olsaydım..

17.06.2012


Aslında gün daha bitmedi. Ama bitmesine az kaldı. Bu kadar kısa bir zaman içinde fazla bir değişiklik olacağını sanmıyorum. 13.06.2012 günü ne olduysa oldu ve ben o günden beri bu haldeyim. Depresyon modu beni yazmaya zorladı. Yazmak, aslında çok severim yazmayı. Söz uçar yazı kalır neticede. Ve yazınca rahatlamış da hissediyorum. Bugünden itibaren burada yazıyor olacağım. Bunun bana iyi geleceğinden de eminim..

 Bir gün daha geçti. Bugün de kulaklığım ayrılmaz bir parçamdı. O günden beri bıkmadan usanmadan dinlediğim o şarkılar... Gerçekten de 'Ah bu şarkıların gözü kör olsun' dedirtiyorlar insana. Hatta öyle şarkılar var ki, ben yazmış olsam herhalde tamamen aynısını yazardım. Sanki biri beni gözlemiş de yazmış bu şarkıyı. Buradan da anlıyorum ki, yaşadığım şey sadece benim başıma gelen bir şey değil. Herkes aynı şekilde yaşamıyor belki depresyon hâlini ama herkesin aynı şeyleri hissettiğinden en ufak bir şüphem yok.

 Bugün bir kişi daha öğrendi sebebimi. Ama başka kimse öğrenmeyecek. Her zaman olduğu gibi üçümüzün arasında kalacak bu da. Aslında tahmin edilebilecek bir şey benim sebebim. Ama yine de bilmesin üçümüzden başka kimse. Nasıl geçecek bu, nasıl ona bu durumu çaktırmadan atlatacağım hiç bilmiyorum. Başkasıyla mı avunmalıyım ? Yoksa kendiliğinden geçmesini mi beklemeliyim ?
Tek isteğim onun mutlu olması. Ama onun şuan istediği mutluluk, benim mutsuzluğum olacak. Belki de kabullenmeliyim artık durumu. Tamam, kıskanırım hatta belki bazen trip bile atarım ona bu yüzden. Konuşmam onunla terslerim. Ama alışırım bir şekilde. Alışkındır zaten o benim böyle bir anda parlayıp sönmelerime.
Asla beklemez benden böyle bir şeyi. Ben de beklemezdim başta kendimden. Ama oldu bir kere. Her şey gelir de aklına, bu gelmez eminim. Belki inanması zor, hatta ben bile inanamıyorum bazen ama olmuşla ölmüşe çare yok. Onunla konuşurken gayet normalim. Kendimi şaşırtcak derecede sakinim. Ama konuşmadığımız her saniye anlamsız... O zamanlar da fotoğrafına bakıyorum, eski konuşmalarımızı okuyorum, 'Biz' olsak nasıl olurdu diye düşünüyorum... Geceleri mesaj atıyor bazen konuşuyoruz. Ben yine kulaklığımla bütünleşmiş müzik dinliyor oluyorum. O uyuduktan sonra dinlediğim şarkılara 'biz'li klipler yapıyorum. Her anımızı ayrı ayrı düşünüyor, planlıyor ve klipliyorum. Bazen hikâyeler yazıyorum bize. Her bir hikâyede ayrı bir mutlu son oluyor. Ya da durumuma göre bazı hikâyelerin sonunun mutsuz bittiği de oluyor.
Bazen O'ndan bahsediyor bana. 'Çok seviyorum onu' diyor. 'Boşver geçer, diğerleri gibi o da' diyorum. 'Hayır bu defa farklı, ben sadece onu istiyorum' dediğinde sonum oluyor.

Keşke diyorum, keşke o sevdiği ben olsaydım..