27 Ağustos 2013 Salı

Hiçbir şey bu kadar acıtmamalıydı

Oysa ki ben kimseye cevap bile vermezdim sen varsın diye. Sen ise beni başkası için bırakıp gittin. Hem de 'çok sevdim onu' diyerek. Nasıl bu kadar acıtabildin beni ? Bu kadar mı yalandık ? Yoksa sadece ben mi inanmıştım bize ?

Senden geriye kalp kırıklıklarım kaldı benim. Geçmeyen kırıklar. Gün geçtikçe daha da acıttılar. Ama ben sorgulamıyorum artık. 'Neyine yetemedim ?' demiyorum. Diyemiyorum çünkü. Beni en çok üzen de sana artık inanmayacak olmam. Yine de inanmak istiyorum sana, affetmek istiyorum seni. Nasıl bir şey bu anlayamıyorum. 'Gelme !' diyemiyorum. Çünkü gelmeni istiyorum. Çünkü ben hâlâ seni istiyorum. Evet, yaptığın bunca şeyden sonra hâlâ seni isteyebiliyorum. Gelirsen sana hayır diyemem. Gelme bu yüzden. Sakın, gelme!

Geri dönüşü yok ki bunun. Halbuki hayallerimiz vardı bizim. Onları ne çabuk unutabildin ? Olmayan biri, beni, bizi nasıl unutturabildi ? Senin için üzülmem saçma. Biliyorum çünkü umurunda değilim. Diğerlerini düşünmekten bana sıra gelmiyordur bile. Oysa sen uyurken rüyanda beni görmeyi dileyerek uyurdun. Peki şimdi neden... Hayır, sormuyorum neden diye. Hiçbir şeyin nedeni yok. Öyle istedin ve öyle oldu. Belki de intikamındım senin. Belki hiç de sevmedin beni. Bu kadar acıtmamalıydın. Hiçbir şey bu kadar kötü olmamalıydı.

Söylenen hiçbir şeyin anlamı yok şimdi. Sadece acım var "benim". "Biz" den kalan.